Açık: “Deprem Yaralarının Sarılmasında Depremi Yaşamış Kadınlara Pozitif Ayrımcılık Yapılmalıdır”
Elazığ İş Kadınları Derneği (ELİKAD) Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak; “Sadece nüfusun değil hayatın da yarısını oluşturan ve hayata şekil veren kadınların; Yaşamın her alanında daha güçlü, etkin ve yetkin bir şekilde var olduğu, kadın erkek fırsat eşitliğinin yaşandığı günler dileğiyle, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” dedi.
Elazığ İş Kadınları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, mesajında toplumsal yapı içerisinde olduğu gibi doğal felaketlerde de en fazla kadınların mağdur olduğuna dikkat çekerek, “24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da yaşanan deprem sonrasında kentte yaşayan tüm insanlar mağdur olmuştur, ancak en fazla mağduriyeti yine kadınlar yaşamıştır. Yaşanan deprem sonrasında yuvası yıkılan, kurulu düzeni bozulan, eşini, çocuğunu, yakınını kaybeden, sosyal ve psikolojik desteğe daha fazla ihtiyaç duyan yine kadınlar olmuştur. Depremi yaşayan kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılarak, en azından şehrin yeniden ihya ve inşa sürecinde yaşanan sorunların çözümü için kadınlara daha fazla imkân tanınmalıdır. Elazığ’da depremin olumsuz etkilerinin ivedi bir şekilde ortadan kaldırılması için kadınlara yönelik bazı uygulamaların hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir.
Bu çerçevede;
Mülkiyet sahibi olan ve ağır hasarlı olması nedeniyle yaşadığı konut yıkılan kadınlara, %50 daha düşük maliyetle TOKİ’den konut sahibi olma imkânı verilmesi,
Depremde eşini veya çocuğunu kaybetmenin yanında yaşadığı konutta yıkılan kadınlara TOKİ’den bedelsiz konut sahibi olma imkânı verilmesi,
Depremde eşini kaybeden kadınların kendisinin veya bir çocuğunun kamuda istihdam edilmesi,
Depremde işyeri/işletmesi hasar gören veya yeni iş kurmak isteyen kadınlara uzun vadeli faizsiz kredi verilmesi,
Eşi kamuda çalışmayan ev kadınlarına en az 6 ay süreyle 250 TL sosyal destek verilmesi,
Deprem dolayısıyla ihtiyaç duyan tüm kadınlara psiko-sosyal destek verilmesi,
Şehrimizde hem sosyal hem de ekonomik yaşamın normalleşmesi ve depremden kaynaklı yaraların sarılması açısından oldukça önemli katkılar sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların ailenin ve toplumun temeli, aydınlık yarınların mimarı olduğunu belirten Prof. Dr. Açık, “Yaşadığımız deprem nedeniyle hem duygu dünyamızda hem sosyal yaşamımızda hem de ekonomik yaşamımızda büyük kırılmalar oluştu. Şehrimizde yaşanan deprem felaketinin izlerinin en kısa sürede silinmesi ve yaraların hızlı bir şekilde sarılması için kadınlara her alanda daha fazla destek verilmesi, yaşamın her alanında daha etkin ve görünür olmaları gerekmektedir. Doğal afetler başta olmak üzere yaşanan her sorunda en büyük mağduriyeti kadınlar yaşamaktadır. Kadınların yaşadığı mağduriyetler rollerinin gereği olarak sadece kendilerini değil aile bireylerini dolayısıyla toplumu da etkilemektedir. Bu nedenle kadınların güçlenmesini sağlayacak politikaların ve programların uygulanması adeta bir zorunluluktur.
Sürdürülebilir kalkınma ve gelişme ancak güçlü kadınlarla olur. Kadın güçlenirse toplum güçlenir. Kadın güçlenirse iş kadını, çalışan kadın, siyasetçi kadın sayısı kendiliğinden artar. Güçlü kadın, güçlü Türkiye’nin temel taşıdır.
Bu düşünceler ile sadece nüfusun değil hayatın da yarısını oluşturan ve hayata şekil veren kadınların; yaşamın her alanında daha güçlü, etkin ve yetkin bir şekilde var olduğu, kadın erkek fırsat eşitliğinin yaşandığı günler dileğiyle, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” ifadelerini kullandı.
Elazığ İş Kadınları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, mesajında toplumsal yapı içerisinde olduğu gibi doğal felaketlerde de en fazla kadınların mağdur olduğuna dikkat çekerek, “24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da yaşanan deprem sonrasında kentte yaşayan tüm insanlar mağdur olmuştur, ancak en fazla mağduriyeti yine kadınlar yaşamıştır. Yaşanan deprem sonrasında yuvası yıkılan, kurulu düzeni bozulan, eşini, çocuğunu, yakınını kaybeden, sosyal ve psikolojik desteğe daha fazla ihtiyaç duyan yine kadınlar olmuştur. Depremi yaşayan kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılarak, en azından şehrin yeniden ihya ve inşa sürecinde yaşanan sorunların çözümü için kadınlara daha fazla imkân tanınmalıdır. Elazığ’da depremin olumsuz etkilerinin ivedi bir şekilde ortadan kaldırılması için kadınlara yönelik bazı uygulamaların hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir.
Bu çerçevede;
Mülkiyet sahibi olan ve ağır hasarlı olması nedeniyle yaşadığı konut yıkılan kadınlara, %50 daha düşük maliyetle TOKİ’den konut sahibi olma imkânı verilmesi,
Depremde eşini veya çocuğunu kaybetmenin yanında yaşadığı konutta yıkılan kadınlara TOKİ’den bedelsiz konut sahibi olma imkânı verilmesi,
Depremde eşini kaybeden kadınların kendisinin veya bir çocuğunun kamuda istihdam edilmesi,
Depremde işyeri/işletmesi hasar gören veya yeni iş kurmak isteyen kadınlara uzun vadeli faizsiz kredi verilmesi,
Eşi kamuda çalışmayan ev kadınlarına en az 6 ay süreyle 250 TL sosyal destek verilmesi,
Deprem dolayısıyla ihtiyaç duyan tüm kadınlara psiko-sosyal destek verilmesi,
Şehrimizde hem sosyal hem de ekonomik yaşamın normalleşmesi ve depremden kaynaklı yaraların sarılması açısından oldukça önemli katkılar sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların ailenin ve toplumun temeli, aydınlık yarınların mimarı olduğunu belirten Prof. Dr. Açık, “Yaşadığımız deprem nedeniyle hem duygu dünyamızda hem sosyal yaşamımızda hem de ekonomik yaşamımızda büyük kırılmalar oluştu. Şehrimizde yaşanan deprem felaketinin izlerinin en kısa sürede silinmesi ve yaraların hızlı bir şekilde sarılması için kadınlara her alanda daha fazla destek verilmesi, yaşamın her alanında daha etkin ve görünür olmaları gerekmektedir. Doğal afetler başta olmak üzere yaşanan her sorunda en büyük mağduriyeti kadınlar yaşamaktadır. Kadınların yaşadığı mağduriyetler rollerinin gereği olarak sadece kendilerini değil aile bireylerini dolayısıyla toplumu da etkilemektedir. Bu nedenle kadınların güçlenmesini sağlayacak politikaların ve programların uygulanması adeta bir zorunluluktur.
Sürdürülebilir kalkınma ve gelişme ancak güçlü kadınlarla olur. Kadın güçlenirse toplum güçlenir. Kadın güçlenirse iş kadını, çalışan kadın, siyasetçi kadın sayısı kendiliğinden artar. Güçlü kadın, güçlü Türkiye’nin temel taşıdır.
Bu düşünceler ile sadece nüfusun değil hayatın da yarısını oluşturan ve hayata şekil veren kadınların; yaşamın her alanında daha güçlü, etkin ve yetkin bir şekilde var olduğu, kadın erkek fırsat eşitliğinin yaşandığı günler dileğiyle, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” ifadelerini kullandı.