Prof. Dr. Açık: Kadınlar Tarımda Ve Ticarette Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmelidirler
Elazığ İş Kadınları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Gıda Kurutma Sanayicileri Derneği tarafından video konferans yöntemiyle düzenlenen “Tarım ve Kadın” konulu programa katılarak, Gıda Kurutma Sanayicileri Derneği Genel Başkanı Mustafa Güngör’ün sorularını yanıtladı.Programa konuk olan Prof. Dr. Açık,tarımda kadının yeri, tarımda kadın çalışan potansiyeli ve kadın kooperatiflerinin önemi ile kadının ekonomiye katkıları üzerinde durdu. Türkiye’de ve dünyada kadınların tarımda ve ticarette kooperatifler yoluyla güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Kadın Tarımda Sosyal Güvencesi Olmadan Çalışıyor”
Programda yaptığı konuşmada tarımda kadının yeri üzerinde duran Prof. Açık, “Tarımsal faaliyet ve üretim modelleri, coğrafyaya, kültüre, üretilen ürünün çeşidine göre zaman içerisinde değişiklik göstermesine rağmen tarımda kadının rolü hiç değişmemiş, hatta her geçen gün artarak devam etmiştir. Türkiye’de tarımsal üretim genelde aile üretimi şeklinde olmakta ve kadın da aile içerisinde ücretsiz tarım işçisi olarak çalışmaktadır. Kadının aile içindeki emeği sadece tarımda değil, diğer alanlarda da hak ettiği değeri bulmamıştır. Toplumsal yapımız ve toplumsal normlarımız nedeniyle evde yapılan işler daha çok kadın işi, dışarıda para kazanılmak için yapılan işler ise erkek işi olarak algılanmaktadır ve evde yapılan işler maalesef daha değersiz olarak kabul edilmektedir.
Kadının tarımda istihdam edildiği yerlere bakıldığında daha çok mevsimlik tarım işçisi ya da göçebe şeklinde gezen, sosyal güvenceden yoksun tarım işçisi olarak çalışabiliyor ve aynı işi yapan erkeklere göre daha düşük ücret alıyor. Kötü barınma ve hijyen koşulları içerisinde günde en az 12 saat tarlada çalışan kadın ya da kız çocuğu, akşam ise; yemek, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı v.s. gibi işleri yapmak durumunda kalıyor. Yani, tarımda da cinsiyet eşitsizliği ortaya çıkıyor.” dedi.
“Yüzde 78’i Kayıt Dışı Çalışıyor”
Tarımda iş veren, tarla, mülk, makina ya da hayvan sahibi kadının neredeyse hiç bulunmadığını, tarımda çalışan kadınların ise yüzde 78’nin kayıt dışı ya da ücretsiz aile işçisi olarak yer aldığını, ifade eden Prof. Dr. Açık, “İş kazalarına bakıldığında, tarım sektöründe çok fazla sayıda kaza olduğu ve bu kazalardan etkilenenlerinyüzde 62’sinin de kadın olduğu görülüyor. Sonuçta yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi tarımda da kadının hak ettiği yerde olmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadına yönelik şiddete de değinen Prof. Dr. Yasemin Açık, “Kadına yönelik şiddet her sosyoekonomik kesimde ve her eğitim düzeyinde var olan,hem aile içinde hem de çalışma ortamında görülen toplumsal bir sorundur. Kadına yönelik şiddette, kadının ekonomik bağımsızlığının olmamasının daha büyük bir etken olduğunu görüyoruz. Aslında kadına şiddeti uygulayan, kadının tanıdığı bir erkek, ailesinden bir erkek, eşi veya boşandığı eşidir. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin asla izahı ve gerekçesi olamaz. Bunun önlenmesi için kadının çok yönlü güçlendirilmesi ve ekonomik yaşamda, iş yaşamına, üretimde daha fazla yer alması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Kadınların Çok Yönlü Güçlendirilmesini Hedefliyoruz”
Prof. Dr. Açık, ELİKAD olarak bir kadın kooperatifi kurmayı planladıklarını belirterek, “Kadınların tarımda ve ticarette yani ekonomik yaşamda daha fazla yer almaları, söz sahibi olmaları ve güçlenmeleri için kadın kooperatiflerinin önemi büyüktür. Çünkü ülkemizde kadınların genel olarak içerisinde bulundukları koşullar nedeniyle tek başlarına şirket kurup geliştirmeleri zor olabilir ama bir araya geldiklerinde güç birliği ve sermaye birliği oluşturduklarında, yığınla kaynakoluşturabilirler;hem bilgiye hem de teknolojiye daha çabuk ulaşabilirler. Kadınların toplumsal statülerini iyileştirmek ve kadınları çok yönlü güçlendirmek istiyorsakkadın kooperatifleri kurmalıyız” dedi.
“Baskil’de Kayısı Kooperatifi ya da Birliği Kurma Çabasındayız”
Baskil ilçesinde ciddi oranda kayısı üretildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Açık, “Üretilen kayısıların daha çok teknolojik yöntemlerle ve gün kurusu şeklinde yani içerisine kükürt katılmadan kurutulması ve satılması çok önemli. Bu bağlamda son dönemde kayısı kooperatifi kurmaya çalışıyoruz. Buradaki amacımız da kayısı üreticilerinin tamamını kadın erkek ayrımı yapmaksızın, bir araya getirmek. Bu sayede kayısı üreticilerine destek sağlamak, onların ürünlerini onlarla birlikte, işleyip bütün dünyaya pazarlamak. Benim böyle bir hayalim var. Bununla ilgili zaman zaman muhtarlarla konuşuyoruz. Bilindiği gibi ilimizde çok geniş bir kayısı üretici kesimi var.Ama bir araya gelip örgütlenemedikleri için ucuz fiyata aracılara kayısılarını veriyorlar, aracılarda onu işleyerek, hem yurt içine hem de yurt dışına daha yüksek fiyatlarla satıyorlar. Kayısı kooperatifleri ya da birlikleri kurularak, katma değeri yüksek ve tüm dünyaya satılabilen kayısı ürünleri oluşturulmalıdır. Mevcut durumda; kayısı üreticileri kendi ilaç, işçilik, mazot v.s. paralarını güçlükle ödemekte ve kazançları olmamaktadır. Kayısı Birliği konusunda ETSO ile de işbirliğimiz var” diye konuştu.
“Kadın Tarımda Sosyal Güvencesi Olmadan Çalışıyor”
Programda yaptığı konuşmada tarımda kadının yeri üzerinde duran Prof. Açık, “Tarımsal faaliyet ve üretim modelleri, coğrafyaya, kültüre, üretilen ürünün çeşidine göre zaman içerisinde değişiklik göstermesine rağmen tarımda kadının rolü hiç değişmemiş, hatta her geçen gün artarak devam etmiştir. Türkiye’de tarımsal üretim genelde aile üretimi şeklinde olmakta ve kadın da aile içerisinde ücretsiz tarım işçisi olarak çalışmaktadır. Kadının aile içindeki emeği sadece tarımda değil, diğer alanlarda da hak ettiği değeri bulmamıştır. Toplumsal yapımız ve toplumsal normlarımız nedeniyle evde yapılan işler daha çok kadın işi, dışarıda para kazanılmak için yapılan işler ise erkek işi olarak algılanmaktadır ve evde yapılan işler maalesef daha değersiz olarak kabul edilmektedir.
Kadının tarımda istihdam edildiği yerlere bakıldığında daha çok mevsimlik tarım işçisi ya da göçebe şeklinde gezen, sosyal güvenceden yoksun tarım işçisi olarak çalışabiliyor ve aynı işi yapan erkeklere göre daha düşük ücret alıyor. Kötü barınma ve hijyen koşulları içerisinde günde en az 12 saat tarlada çalışan kadın ya da kız çocuğu, akşam ise; yemek, bulaşık, çamaşır, çocuk bakımı v.s. gibi işleri yapmak durumunda kalıyor. Yani, tarımda da cinsiyet eşitsizliği ortaya çıkıyor.” dedi.
“Yüzde 78’i Kayıt Dışı Çalışıyor”
Tarımda iş veren, tarla, mülk, makina ya da hayvan sahibi kadının neredeyse hiç bulunmadığını, tarımda çalışan kadınların ise yüzde 78’nin kayıt dışı ya da ücretsiz aile işçisi olarak yer aldığını, ifade eden Prof. Dr. Açık, “İş kazalarına bakıldığında, tarım sektöründe çok fazla sayıda kaza olduğu ve bu kazalardan etkilenenlerinyüzde 62’sinin de kadın olduğu görülüyor. Sonuçta yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi tarımda da kadının hak ettiği yerde olmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadına yönelik şiddete de değinen Prof. Dr. Yasemin Açık, “Kadına yönelik şiddet her sosyoekonomik kesimde ve her eğitim düzeyinde var olan,hem aile içinde hem de çalışma ortamında görülen toplumsal bir sorundur. Kadına yönelik şiddette, kadının ekonomik bağımsızlığının olmamasının daha büyük bir etken olduğunu görüyoruz. Aslında kadına şiddeti uygulayan, kadının tanıdığı bir erkek, ailesinden bir erkek, eşi veya boşandığı eşidir. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin asla izahı ve gerekçesi olamaz. Bunun önlenmesi için kadının çok yönlü güçlendirilmesi ve ekonomik yaşamda, iş yaşamına, üretimde daha fazla yer alması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Kadınların Çok Yönlü Güçlendirilmesini Hedefliyoruz”
Prof. Dr. Açık, ELİKAD olarak bir kadın kooperatifi kurmayı planladıklarını belirterek, “Kadınların tarımda ve ticarette yani ekonomik yaşamda daha fazla yer almaları, söz sahibi olmaları ve güçlenmeleri için kadın kooperatiflerinin önemi büyüktür. Çünkü ülkemizde kadınların genel olarak içerisinde bulundukları koşullar nedeniyle tek başlarına şirket kurup geliştirmeleri zor olabilir ama bir araya geldiklerinde güç birliği ve sermaye birliği oluşturduklarında, yığınla kaynakoluşturabilirler;hem bilgiye hem de teknolojiye daha çabuk ulaşabilirler. Kadınların toplumsal statülerini iyileştirmek ve kadınları çok yönlü güçlendirmek istiyorsakkadın kooperatifleri kurmalıyız” dedi.
“Baskil’de Kayısı Kooperatifi ya da Birliği Kurma Çabasındayız”
Baskil ilçesinde ciddi oranda kayısı üretildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Açık, “Üretilen kayısıların daha çok teknolojik yöntemlerle ve gün kurusu şeklinde yani içerisine kükürt katılmadan kurutulması ve satılması çok önemli. Bu bağlamda son dönemde kayısı kooperatifi kurmaya çalışıyoruz. Buradaki amacımız da kayısı üreticilerinin tamamını kadın erkek ayrımı yapmaksızın, bir araya getirmek. Bu sayede kayısı üreticilerine destek sağlamak, onların ürünlerini onlarla birlikte, işleyip bütün dünyaya pazarlamak. Benim böyle bir hayalim var. Bununla ilgili zaman zaman muhtarlarla konuşuyoruz. Bilindiği gibi ilimizde çok geniş bir kayısı üretici kesimi var.Ama bir araya gelip örgütlenemedikleri için ucuz fiyata aracılara kayısılarını veriyorlar, aracılarda onu işleyerek, hem yurt içine hem de yurt dışına daha yüksek fiyatlarla satıyorlar. Kayısı kooperatifleri ya da birlikleri kurularak, katma değeri yüksek ve tüm dünyaya satılabilen kayısı ürünleri oluşturulmalıdır. Mevcut durumda; kayısı üreticileri kendi ilaç, işçilik, mazot v.s. paralarını güçlükle ödemekte ve kazançları olmamaktadır. Kayısı Birliği konusunda ETSO ile de işbirliğimiz var” diye konuştu.